Her geçen gün birbirinden farklı ve neresinden tutup da başlayacağımızı bilemediğimiz yapımlar, görsel dünyamıza eklenmeye devam ediyor. Biz de yatırdığınız zamanın karşılığını fazlasıyla alabileceğiniz diziler hakkında biraz bahsetmek istedik. Bu dizilere, yeni ve popüler olmaları üzerine değil, izlemeye değer olmaları üzerine yaklaşacağız.
Biralarınızı alın ve naçizane önerdiğimiz dizilerle keyfini çıkarın.
Succession
İmparatorluğunun her ayrıntısını derinlemesine düşünüp ilmek ilmek işleyen bir medya devinin etrafında şekillenen güç ve hayat oyunlarını, müthiş senaryosuyla gözlerimizin önüne seren bir yapım Succession. Manipülasyon, çıkar ve güç temalarının oldukça baskın olduğu dizinin her bölümü nadide bir parça adeta. Müzikleri ise ayrı bir yazının konusu resmen. Yazılacak her yeni cümle bir “spoiler” olacağı için daha fazlasından bahsedemiyoruz.
Invincible
Süper kahramanlar dünyasının öyle ahım şahım muazzam olmadığını, karanlık tarafın sınırlarında ve hatta tam derinlerinde dolaşan “kahraman”ların iç dünyalarını ince ayrıntılarıyla önümüze seren Invincible, aynı zamanda, aynı ismi taşıyan çizgi-roman serisinin nitelikli bir uyarlaması. Aslına oldukça sadık kaldığı ve bunu başarabildiği için kendine has atmosferinden asla kopmuyor. The Boys isimli dizinin yapmaya çalıştığını Invincible hakkını vererek yapıyor. The Boys için atanamayan Invincible diyebiliriz.
Fleabag
İngiliz mizahı. Aslında bir trajedi. Zaten mizah ve trajedi arasında sınırlarının birbirine sürekli karışmaya can attığı çok ince bir çizgi yer alır. Hayatımda o kadar dert var bir de bu trajediyi çekemem, dedirtmeyen incelikli bir iş. Kahkahalara da boğabilir, hüngür hüngür de ağlatabilir. Her şey açık açık anlatılıyor, etliye sütlü dokunuluyor, zekanızla alay edilmiyor. Dizi, Phoebe Waller-Bridge’in aynı ismi taşıyan 2013’te sahnelediği tek kişilik gösterisine dayanıyor.
Andor
Star Wars evreninin giderek sulandırıldığı ve yalnızca gişeye oynayan yapımlarla ilerlediği bu son dönemlerde Andor, adeta yüreklere serpilen su gibi imdadımıza yetişiyor. İmparatorluğa karşı başlatılan direnişin arka planını ilmek ilmek işleyen müthiş bir anlatı. Herkesin hayatından bir parça çalan imparatorluğa karşı duyulan öfke ve nefretin, adım adım isyana, oradan da devrime dönüşme hikayesi. Devrimin ipek eldivenlerle yapılamayacağını, imparatorluğun gerçek yüzünü, manipülasyonun ve entrikanın en derinlerine nasıl girildiğini gözler önüne seren bir yapım Andor.
Curb Your Enthusiasm
Seinfeld’in yaratıcısı Larry David’in bitmeyen felaket teması üzerine kurulan “hiçbir şey hakkında bir komedi dizisi.” Yorucu ve vurucu olabildiği gibi komedinin ne demek olduğunu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir yapım. Her bölümü ayrı bir şenlik ayrı bir festival. Komedide sterilizasyona dikkat edenlere ve elit bir mizah anlayışına sahip olanlara hitap ettiğini eklemeden geçmeyelim.
Silo
Hugh Howey’nin Bilimkurgu-Distopya janrasına yepyeni bir klasik kazandırdığı Wool üçlemesinin ilk kitabı olan Silo, postapokaliptik bir hikâye arayanlar için beyaz perdeye aktarılmış adeta. Kitabını okuyanlar için dizi, bıçakla ayrılmışçasına farklı bir anlatıya sahip. Zehirli atmosferi ve bitmeyen kum fırtınaları yüzünden Dünya’nın yeryüzü artık yaşanmaz haldedir. İnsanlar, yerin altına yaptıkları, yüzlerce kat derinliğe uzanan büyük bir siloda yaşamaktadır. Fakat tüm bunlar bir yalandan ibaretse ve insanlar hakikatin önüne konulan engel ile “düzen” ve “uyum” içinde yaşamaya zorlanıyorsa…
Zevkler ve renklerin tartışmaya kapalı olduğu bir dünyada yaşadığımız için bu dizilerin yalnızca bir öneri olduğundan bahsetmemiz gerekiyor. Biranızı yudumlarken gerçekten dizi izlemek istiyorsanız buyrun diyoruz.
Keyfinize ve sağlığınıza! 🍻
Bira kültürü ile ilgili diğer tüm yazılarımızı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.