“Atatürk garsona:
– Bize bira getiriniz, dedi. Getirdiler. Kadehini kaldırarak:
– Şerefinize vatandaşlar… deyince kimi yanı başında, kimi oturduğu yerin altında sakladığı içki kadehlerini:
– Şerefine paşam… diye kaldırıp içtiler. Bütün koy neşe içinde çalkalanıp durdu.”
Falih Rıfkı Atay-Kuruluş
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte hızlanan reform sürecinin odak noktası hâline gelen Atatürk Orman Çiftliği’ne (o dönemdeki adı Gazi Orman Çiftliği) bir bira fabrikası kurulmasını emreder. Atatürk’ün amacı yerli üretime destek olmak, Orta Anadolu’daki arpa üretiminin gelişimini hızlandırmak ve aynı zamanda bira fabrikasından arta kalan küspeler ile hayvanları besleyerek daha kaliteli ürünler elde edebilmeyi sağlamaktır.
Böylece fabrika, yılda 500.000 litre üretim yapabilme kapasitesiyle 1934 yılında faaliyete geçer. Yılda 7.500.000 litre üretim yapabilen ikinci fabrika ise 1937 yılında faaliyete geçer. Çiftlikteki yapıların projesini Atatürk doğrudan kendi eliyle Ernst Egli’ye verir. Egli, bira fabrikasının tasarlanması konusunda Viyana’daki Fermentasyon Endüstrisi Teknik Okulu‘ndan Prof. Kluger‘den danışmanlık alır. Bira fabrikasının donanımları, o zamanki Çekoslavakya’nın Skoda firmasından alınır.
İlk Türk Birası: Ankara Birası
Tüm bu gelişmeler, cumhuriyetimizin ilk birası olan Ankara Birası’nın üretilmesiyle sonuçlanır. Birada kullanılan su, Kırkgöz Kaptajı’ndan getiriliyor, arpa ise Birinci Dünya Savaşı’ndan önce İngiltere ve Almanya’nın tanınmış bira fabrikalarında da kullanılan Türk arpası. Orta Anadolu yaylalarında yetiştirilen yüksek kalitedeki arpa, işlemden geçirilerek bira üretimine elverişli hale getiriliyordu.
1939 yılında Ankara’da yayınlanan “Atatürk Çiftlikleri” adlı kitaptan edinilen bilgiler ışığında fabrikaların, Normal, Siyah, Salon, Salvator (bir bock versiyonu olan Paulaner Salvator) birası olmak üzere dört cins bira ürettiğine ulaşabiliyoruz fakat maalesef Orman Çiftliği Bira Fabrikası’nda üretilen dört çeşit biranın reçetelerinin neler olduğunu bilmiyoruz. İlgililer için Ankara Bira Fabrikası’nda kullanılan maya üzerine 1958 yılında yayımlanmış bir makale ekleyelim.
Cumhuriyet’in İlk Yılları ve Bira
Cumhuriyet’in ilk yıllarında biranın toplumsal açıdan algılanışı da dünyadan tamamen farklıydı. Dünyada düşük alkollü bir gıda maddesi olarak algılanan bira, Türkiye’de keyif ve bağımlılık maddesi olarak görülmekteydi. Artan rakı tüketiminin dizginlenmek istendiği bir dönemde bira düşük alkollü olması, arpa gibi bir ziraat ürününü içeriyor olması sebebiyle de çok yönlü ve önemli bir üründür. Katma değer üretme ve bu şekilde kalkınma yolunda hem ziraat hem de sanayi alanını kapsayan ürünler ihmal edilemezdi. Bu alanda en önemli vizyonu ortaya koyan da Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat kendisiydi.
1930’lu yıllardan itibaren düşük alkollü içkilerin yaygınlaştırılması adına arpa üzerinde araştırmalar yapılmış ve Ankara’da yetiştirilen arpanın bira üretimine elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Tarımın geliştirilmesi yoluyla kalkınmayı amaçlayan zihniyetin ilk uygulama alanlarından birisi olan Atatürk Orman Çiftliği başarılı sonuçlar elde etmişti. Üreticinin ürettiği ürünü ham olarak değil katma değerli bir hale getirerek satması verilmek istenen en temel amaçtı. Çiftlik sadece üretmekle yetinmemiş aynı zamanda ürettiği maddeleri işleyerek piyasaya sürmüştü. İlerleyen süreçte satış mağazaları ve bira bahçeleri de açılmıştı.1
Atatürk ve Bira
Atatürk’ün, meşe fıçıda hafif sararıncaya kadar dinlendirilmiş rakı içmeyi sevdiğini birçok kaynaktan biliyoruz fakat bira ile olan ilişkisini o dönemde çekilen fotoğraflar üzerinden takip edebiliyoruz. Ulaşılan tüm fotoğraflarda Atatürk, siyah bira içerken görülüyor. Bu da Bira Fabrikası’nda üretilen Siyah ve Salvator çeşidi biralara işaret ediyor.
Söz konusu Mustafa Kemal Atatürk olduğunda sayfalarca yazsak da yeterli olamayacağını biliyoruz. Atatürk’ün vizyonerlik anlamında her seferinde çığır açtığını tekrar fark ediyoruz. Atatürk Orman Çiftliği’ne kurulan Ankara Bira Fabrikası, yalnızca bira üretmekle kalmıyor, aynı zamanda tarımı, hayvancılığı ve istihdamı da etkiliyor. Rant ve kâr amacı güdülmeden hayata geçirilen projenin her aşamasında alanında uzman ve liyakat sahibi kişiler ile çalışılmış, üretim sırasında en iyi biralık arpanın hangisi olduğunu belirlemek için araştırmalar sürekli devam etmişti. Sonuç olarak, Türkiye’nin kendi üretim imkânları biracılık sektörünün ülke ihtiyacını karşılamasını büyük ölçüde sağlamıştı. Tüm bunların arkasında bir isim vardı: Mustafa Kemal Atatürk.
Sonsuz sevgi ve saygılarımızla…
Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun!